DIŞ GÖRÜNÜŞ
BAKIMINDAN MÜSLÜMAN GENÇLİĞİN SEÇKİNLİK VE
FARKLILIĞIRabbimiz Bakara Sûre’sinin 120.
Âyet-i Kerimesinde şöyle buyuruyor:
“Onların milletlerine (dinlerine) uymadıkça yahudi
ve
Hıristiyanlar senden asla hoşnud olmazlar. (Ey Habibim, onlara) de ki:
“Allah’ın hidâyeti (olan İslâm), doğru yolun tâ kendisidir. Sana gelen
ilimden (Ku’an’dan) sonra eğer, onların arzu (ve heves)lerine uyarsan,
senin için Allah’dan (başka koruyacak) ne bir dost ne bir yardımcı
vardır.
Peygamber Efendimiz
(s.a.v.) de, ibn-i Cerir’in rivâyet ettiği bir Hadiste şöyle buyuruyor:
“Sizden önceki milletlerin ahlâkına, yaşayışına
arşın arşın, karış karış, kulaç kulaç uyacaksınız. Hattâ onlardan birisi
kelerin teliğine girse siz de oraya gireceksiniz.”
Gerçekte
genç erkek ve genç kızların bir çoğu bşıboşluklarıyla, dinsiz
milletlerin giyim-kuşamına çözülme, gevşeme ve kötü yaşayışlarıyla sapık
toplulukların ahlâkına uymuşlardır. Dahada ileri giderek ahlâksızlıkta
onların metoduna uymuşlar, günahkârlık ve cıvıklıkta onların izinden
gitmişlerdir. Böylece, maalesef, onlara göre iyi ile kötü mefhumları yer
değiştirmiştir. Ama bütün bunlar kör taklîdin ve şuursuzluğun
neticesidir.
Körü körüne taklit milletleri kesin helâke,
yokolmaya götürür. Bu milletlerin varlıklarını sağlayan bütün güçlerini
kalıcılıklarını ve şereflerinin sebeplerini yok eder. Çünkü onlar küfür,
isyan ve günâh yoluna sapmışlardır. Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’inde
şöyle buyurur:
“Bir memleketi helâk
etmek istediğimiz vakit, onun nimet ve refahdan şımarmış elebaşılarına
emrederiz de orada (bu emre rağmen) itaatten çıkarlar. Artık o memlekete
karşı azab sözü hak olmuştur. O memleketi artık kökünden helâk
etmişizdir.”
Binaen aleyh; Müslüman genç dış görünüş
bakımından seçkinlik ve farklılık arzetmelidir.
Bu kişiliğin
hazırlanması ve şahsın oluşması bakımından en açık prensiplerdendir.
Hattâ müslümana delâlet eden, onun ne olduğunu belirten, kişiliğine
işaret eden en ayırıcı özelliktir.
Bunun için İslâm ve cihan
Peygamberi (s.a.v.)’in, bu ümmeti terbiye ederken dış görünüşe itinâ
göstermenin gerekli, şekle önem vermenin zaruri olduğuna dair verdiği
açık işaretleri görüyörüz. Çünkü İslâm ümmetinin diğer ümmetlerden dış
görünüşüyle de ayrılması gerekir.
Bu İtinanın Alâmetleri:
a) Temizlik: Ebû Davûd’un rivayetine göre Rasûlüllah
(s.a.v.), bir yolculukta beraberindeki Sahâbe topluluğuna şöyle vasiyet
etmişti:
“Sizler kardeşlerinize
gidiyorsunuz. Bineklerinizi düzeltiniz, kıyafetlerinizi de düzeltiniz
ki, insanlar arasında bir nişâne gibi olunuz. Zira Allah Teâlâ kötü hali
ve kötü söylemeyi sevmez.”
b)
Kılık kıyâfette başkalarına benzememek: Müslim Abdullah b. Amr b.
El-Âs (r.a.)’den rivâyet etmiştir: “Rasûlüllah (s.a.v.) üzerimde safran
boyasıyla boyanmış iki elbise görünce: -Bu kâfirlerin
elbiselerindendir, bir daha onları giyme, buyurdu. Bir rivâyette:
“Onları yıkasam olur mu ?” dedim. “Bilâkis yak!” buyurdu.”
Buharı
ve Müslim’in rivâyetine göre Hazret-i Ömer (r.a.) Fars diyârında oturan
müslümanlara şu emirnâmeyi gönderdi:
“Refah
içinde gevşemekten ve müşriklerin kıyâfetini giymekten sakının.”
c) Sakal bırakmak: Müslim’in Ebû Hüreyre
(r.a.)’den rivâyeti şöyledir: “Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
-Bıyığı kısaltınız, sakalı uzatınız ve bu surette mecûsilere muhalefet
ediniz.”
d) Müslüman olmayanlara
benzemeyi men’etmek: Tirmzî’nin Abdullah b. Ömer (r.a.)’den
rivâyetine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Biz müslümanlardan başkasına benzemeye uğraşan
bizden dğildir. Yahudilere ve hıristiyanlara benzemeye çalışmayın.”
İmam
Ahmed ve Ebû Davûd’un, ibn-i Ömer (r.a.)’den rivâyetine göre Rasûlüllah
(s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kim bir
kavme benzerse, o onlardandır.”
Saydığımız ve bunlara
benzer diğer naslardan şu neticeyi çıkarıyoruz: Müslümanın görünüşü,
şekli itibariyle diğer bütün insanlarınkinden ayrı bir kişiliği vardır.
Giyinişinde başkalarını taklîd etmesi caiz değildir. Çünkü o yeryüzünde
en üst makama, efendiliğe, örnekliğe namzettir.