İslami Bilgiler Paylaşım Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İslami Bilgiler Paylaşım Sitesi

http://islami.webyardim.org
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hakikatler ve Masallar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
usok22
kurucu
usok22


Mesaj Sayısı : 8175
Kayıt tarihi : 22/05/10
Yaş : 36
Nerden : Bursa

Hakikatler ve Masallar Empty
MesajKonu: Hakikatler ve Masallar   Hakikatler ve Masallar Icon_minitimePaz Ocak 22, 2012 10:02 am


Hakikatler ve Masallar Newsdatabase_photoEraslan Özkaya...

Onu
birkaç hukuk adamından sorduk. Hepsi aynı şeyleri söylüyordu. Son
derece onurlu, namuslu, mesleğini iyi bilen, çok çalışkan ve düzgün bir
hukuk adamı.

Bir hukuk profesörü ilaveten şunları söyledi "Önüne çuvalla altın bıraksanız tenezzül etmeyecek birisi."

Zaten onun başkaları gibi ne 1 milyon dolarlık villası, ne pahalı bir otomobili, ne de bir yatı vardı.

40 yıllık çaba karşısında hala borçlu olduğu mütevazi bir ev ile değersiz bir yazlık. Hepsi bu...

Basın
hakkında öyle şeyler yazdı, öyle çirkin yakıştırmalarda bulundu ki
sonunda 40 yıllık şerefli bir maziyi birkaç günde sıfır edip Özkaya'yı
hastahanelik ettiler.

Hayatını mesleğine, devletine adamış ve
hakkederek en üst makama gelmiş birini, rüşvet aldı, yalan söyledi
diyerek dünyaya küstürdüler.

Dikkat ediyorum, esas durulması
gereken kişilerin, esas suçun üzerinde kimse durmuyor, sadece Özkaya'nın
"etik" davranmadığı konuşuluyor.

Yargıtay Başkanı'nın devletin
bekası için önemli görevleri bulunan bir kuruluşuna, yani MİT'e ve onun
mensuplarına değer vermesinden doğal ne olabilir?

Hayatı kanun kitaplarının arasında geçen temiz bir insan, bu girift ve karanlık ilişkileri nasıl bilebilir?

Hırsızların,
arsızların, hortumcuların, üç kağıtçıların itibar gördüğü bir düzende
şerefli bir emekliliğe 3 ay kala yazık ettiler Eraslan Özkaya'ya.

Olayın
diğer oyuncularını iyi tanımasam ve başımdan aynı tip olaylar geçmese,
belki ben de onun en azından "etik" davranmadığına inanacağım.

Ama ben onları çok iyi tanıyorum, onlar da bunu biliyorlar.

Biliyorsunuz, MİT Müsteşarı ve ekibi hakkında bazı değerlendirmeler yapınca hemen dava açıp yıldırmaya çalışıyorlar.

Bu sadece görünen ve bilinen kısmı.

Devamlı
takip etmek, benim ve yakınlarımın telefonlarını dinlemek, hakkımda
düzmece raporlar hazırlamak, benimle görüşen dostlarımı tehdit etmek,
silah ruhsatı verdirmemek gibi her türlü kirli operasyona tabi
tutuluyorum.

Neden? Çünkü ben onlar için, karanlık ilişkilerini,
mazilerini, yaptıklarını en iyi bilen, burnunu sürtemedikleri inatçı bir
kabusum...

Yine de beni seven, bana güvenen kişiler var da her türlü riski göze alıp beni olan bitenden haberdar ediyorlar.

Silah
ruhsatı verdirmemek konusunda belki haksızlık ediyorum. Tabii ki MİT
Müsteşarı silah ruhsatı verme makamı değil. Ama mafyaya kırmızı
pasaport, hüviyet verilince, ben silah ruhsatı da verdirebilir diye
düşünüyordum, yanılmışım.

Evet dava açıyorlar. Açıyorlar da ne
oluyor? Dava açtıktan üç gün sonra haklarında söylenenleri teyit eder
şekilde "Çakıcı" ilişkileri ortaya çıkınca maskeleri düşüyor. Peki
maskeleri düşünce ne oluyor.

Hiç...

Şimdi size isim
vermeden bize anlatılan büyüklere mahsus bir masalı nakledelim, uygun
gördüğünüz isimleri siz bu masala monte edin.

Avrupa Birliğine
namzet Kocakulaklar ülkesinin başkentindeki ünlü bir işadamının, bir
zamanlar medya patronu olmak isteyen ünlü bir müteahhitten alacağı
varmış. İş adamı bu alacağının tahsili için yakın dostu olan
'Habercibaşı'ndan yardım istemiş.

Habercibaşı, başka ülkelerin
postaladığı terörist paketleri taşımakla ve taşeronsuz iş yapmakla
tanınmış, medyadan başka kimseyi takmayan, zaman zaman büyük, zaman
zaman da çok küçük laflar eden, karısından başkasından korkmayan,
medyatik güçlü bir şahısmış.

Habercibaşı alacağın tahsili için
ülke dışında generalliğe terfi ettirilen yetenekli yardımcısı Karanlık
İşler Başkanı'na talimat vermiş.

Karanlık İşler Başkanı,
Habercibaşı organizasyonunun bordrosundan maaş alan ve ülkenin yarısını
bacağından, ayağından vurdurup sakat bıraktığı için "Ayakçıbaşı" olarak
tanınan ünlü bir çete reisine haber salmış ve "adamı arasın, senin
üzerine karakutu gibi çökerim desin" diye talimat vermiş.

Bu
arada Ayakçıbaşı'nın da uzun yıllardan beri tanıdığı ve zaman zaman bazı
'ayak' işlerini yaptığı Habercibaşı'ndan, hukuki işleri ile ilgili
küçük bir ricası olmuş. Habercibaşı bu işi halletmesi için Karanlık
İşler Başkanı'na talimat vermiş.

Bu gelişmeler sırasında
Kocakulaklar ülkesinin en büyük kulaklı asayiş amiri, çete reisi
Ayakçıbaşı'nı kontrol altında tutuyor, attığı her adımdan haberdar
oluyor ve kaydediyormuş. Bu meyanda Karanlık İşler Başkanı'nın çete
reisiyle irtibatını ve ülkenin Hukuk İşleri Başkanlığı'nda Ayakçıbaşı
lehine yürütülen faaliyetleri de kayda almış. Ayakçıbaşı'nın yurtdışına
kaçması ve İstanbul Hukuk İşleri Bürosu'nun soruşturma açması üzerine
asayiş amiri bu kayıtları Hukuk İşleri bürosuna vermiş.

İşler
bundan sonra karışmış. İstanbul Hukuk İşleri Bürosunun Karanlık İşler
Başkanını sorgulamak istemesi üzerine Asayiş Amiri tarafından verilen
kayıtlardan haberi olmayan Habercibaşı, "Karanlık İşler Başkanı
Kocakulaklar ülkesinin yüce menfaatleri ile ilgili bir cinayet olayını
çözmek üzere tarafımdan görevlendirilmiştir. Sakın ola dokunulmaya."
diye bir ferman yazıp yollamış ve olayı kapatmış. Ne var ki Hukuk İşleri
Başkanını alaşağı etmek isteyen Babıali ahalisi olayı alevlendirince
bütün kayıtlar ortaya çıkmış ve ortalık yeniden karışmış. Bunun üzerine
Habercibaşı, "Bizde yalan yok. Benim adamım hayatında hiç yalan
söylememiş, şeffaf biridir. Ben bozacıysam o da şıracı sayılır. Ben ona
kefilim. Hukuk İşleri Başkanı yalancının biri. Ayakçıbaşı 15 sene önce
bizim bordromuzdan çıktı. Bu hesap burada bitmez. Kim bu kayıtları
ortaya çıkardıysa hesabını verecektir. Hukuk çözemezse biz çözeriz" diye
kükreyerek olayı yeniden örtbas etmiş. Kocakulaklar ülkesi şimdi
merakla ne olacağını bekliyormuş.

Ne karışık bir masal değil mi?

Yazıya son vermeden önce aklıma takılan bir konuyu sormak istiyorum.

Başta
Ertuğrul Özkök ve Fatih Altaylı olmak üzere, medyanın bazı önemli
isimleri, Şenkal Atasagun'un gelişi ile MİT Müsteşarlığı'nın medeni,
şeffaf bir veçhe kazandığını, çok başarılı bir kuruluş haline geldiğini
yazıyorlardı.

Çakıcı bağlantılı bu son olayda Müsteşar ile ilgili hiç bir yorumda bulunmadılar, suskun kaldılar.

Yoksa bu ilişkileri normal mi görüyorlar?
Hakikatler ve Masallar Space

Bu konuda ne düşündüklerini çok merak ediyoruz...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://islami.webyardim.org
 
Hakikatler ve Masallar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» MASALLAR
»  Masallar
» Beybabadan Masallar dinle

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İslami Bilgiler Paylaşım Sitesi :: İSTİHBARAT(WORDPRESS) :: BİLGİLER-
Buraya geçin: