İslami Bilgiler Paylaşım Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İslami Bilgiler Paylaşım Sitesi

http://islami.webyardim.org
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
usok22
kurucu
usok22


Mesaj Sayısı : 8175
Kayıt tarihi : 22/05/10
Yaş : 36
Nerden : Bursa

Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri Empty
MesajKonu: Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri   Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri Icon_minitimePaz Ocak 22, 2012 10:08 am

Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri
Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri Newsdatabase_netscape_spacer
5/10/2003 - 01:36 - Ahmet ŞenerIrak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri Newsdatabase_comment_small Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri Newsdatabase_email_small Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri Newsdatabase_print_small

Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri Newsdatabase_photoIrak’a
asker gönderme hadisesinin gündemde olduğu bu dönemde Türkiye-ABD
ilişkilerinin mercek tutulması ihtiyacının doğduğu düşüncesindeyiz:

Türkiye,
özellikle II.Dünya Savaşı ile birlikte ABD ile yakın ilişki içerine
girmiş ve bu güne dek bu ilişkiyi sürdürmüştür. Bazılarının Türkiye’nin
Amerika ile olan ilişkisinde hep kaybeden taraf olduğunu iddia
etmelerine karşın, biz bu değerlendirmenin çok da rasyonel olmadığı
inancını taşıyoruz. Zira, yakın tarihe bakıldığında Türkiye’nin de bu
ilişkiden büyük faydalar elde ettiği görülecektir. Örneğin, daha dünya
savaşının yeni sonlandığı dönemlerde savaşın galip ülkelerinden biri
olan SSCB’nin Türkiye’den toprak talep etmesi üzerine ABD devreye
girerek, “Müttefik devletlerin sınırlarının Türkiye’nin doğu sınırı ile
başladığını” beyan etmiş ve SSCB’nin tehdidine karşı Türkiye’nin yalnız
olmadığını deklare etmiştir. Özellikle belirtmek istiyoruz ki, ABD
hiçbir dönemde Türkiye’ye karşı Sevr kompleksi ile bir strateji
yürütmemiştir. Zaten, I.Dünya Savaşını bitiren anlaşmaların hiç birini
onaylamayan ABD Kongresi, ABD’de bu tarz bir politikanın oluşmasını
engellemiştir. Bu nedenle de başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın bir çok
ülkesinde destek bulan “Ermeni Soykırımı Masalı” da ABD de bu güne dek
aynı desteği bulamamıştır. Yine Türkiye’nin AB üyesi olarak batı
dünyası ile tam entegrasyona girme çabalarında en önemli destek ABD’den
gelmiş, hatta bu destek AB çevrelerinde “Türkiye’nin ABD’nin eli-kulağı”
şeklinde algılanmasına yol açmıştır.

Elbette bu ilişki, ABD
açısından da son derece önemli faydalar doğurmuştur. Soğuk Savaş
döneminde, SSCB’nin batıya ve Akdeniz’e doğru ilerlemesini NATO üyesi
Türkiye’nin durduğu çok açık bir gerçektir. Bu olgu öylesine önemli
olmuştur ki, bu gün SSCB’nin dağılma nedenlerini araştıran siyaset
bilimciler, Türkiye’nin başarı ile taşımış olduğu bu rolün, dağılma
sürecini hızlandıran etkenlerden biri olduğunu belirtmektedirler. Bunun
yanı sıra Türkiye, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere içinde
bulunduğu uluslararası ortamların hemen hepsinde ABD ile beraber hareket
etmiş ve ABD’nin stratejilerinin meşruiyet kazanmasında önemli rol
oynamıştır.

Bu gün gelinen noktada ise, iki ülke arasında eski
sıcaklığın kalmadığı görülmektedir. Kanaatimizce bunun en önemli nedeni,
iki ülke yöneticilerinin birbirlerini anlamada ve anlatmada yeterli
özeni göstermemeleri olmuştur. Aslında her iki ülke de “yalnızlık”
duygusundan şikayetçidir:

Türkiye, başta Kıbrıs meselesi olmak
üzere boğuşmakta olduğu uluslararası sorunlarda yalnız bırakıldığını,
kendisine yeterli destek bulamadığını düşünmektedir. Bu konuda
Türkiye’nin çok haklı tarafları vardır. Zira, AB’nin Türkiye’ye yönelik
olarak özellikle güney doğu meselesinde öne sürdüğü anti demokrat
yakıştırmalarına ABD-AB yakınlaşması uğruna ABD sessiz kalmış hatta kimi
zaman da AB ile paralel hareket etmiştir. Bunun yanı sıra, 1990’ların
başında yaşanan I.Körfez Krizinde Türkiye’nin gördüğü zarar ortada iken
ABD’nin de dahil olduğu batı dünyasından Türkiye’ye yönelik mali destek
gelmemiş ve böylece Türk insanı ağır bir ekonomik bunalımın içine
girmiştir. Doğal olarak da Türk insanı bu gün yaşamış olduğu ekonomik
sıkıntıların temelinde aralarında ABD’nin de olduğu batı dünyasını
sorumlu tutmaktadır.

Konuya ABD açısından bakıldığında ise; 11
Eylül 2001 tarihinin ABD açısından yeni bir milat olduğu
gözlemlenmektedir. Zira, o tarihte ABD’nin yaşadığı terörist
saldırılar, Amerikan dış politikası ve ulusal güvenlik stratejisinde
köklü değişikliklere yol açmıştır; Saldırılar sonucunda Amerikan
toplumunda bir nevi güvensizlik sendromu doğmuş ve bu da, uluslararası
anlaşmaların, uluslararası örgütlerin ikinci plana atılarak, ulusal
çıkarların ön plana çıkmasına neden olmuştur. Sonuç olarak ABD, çok
taralılıktan tek taraflılığa yönelen yeni bir dış politika başlatmıştır.
Bu doğrultuda Başkan Bush ve ekibi, Amerika’nın terörizm ile savaşta,
tehditkar devletlerle baş etmede askeri ve teknolojik gücünü
kullanacağını duyurmuş ve bu amaçla yeni bir güvenlik stratejisi
benimsemiştir. ABD, bu yeni güvenlik stratejisini uygulama hususunda
eski müttefiklerinden yeterli desteği görmediğine, yalnız bırakıldığına
inanmaktadır. 1 Mart 2003 tarihinde tezkerenin TBMM’den geçmemesi ile
ABD aynı duyguyu Türkiye için de taşımaya başlamıştır.

Biz, Irak
konusunda Türkiye’nin daha proaktif olmasını destekleyenlerdeniz. Bu
düşüncemizin temeli de aşağıdaki görüşe dayanmaktadır:

Bir an
için ABD’nin Saddam rejimine yönelik her hangi bir müdahalede
bulunmadığını düşünelim. Böyle bir durumda Saddam, Türkiye açısından
gerçek bir tehdit unsuru olacaktı. Nitekim, yakın geçmişimizde Saddam,
Türkiye’ye karşı hiç de iyi duygular beslemediğini açıkça deklare
etmişti. Hatta, dönemin Başbakanı rahmetli Özal Tahran’da iken,
diplomatik nezaket gereği bombardımanı kesmesi gerekirken bunu yapmamış,
Irak uçakları Tahranı bombalamaya devam etmişlerdi. Öte yandan Saddam
rejiminin son bulması ile ortaya çıkan süreçte ABD’nin güvenlik
stratejisinde ortak olmaktan çekinen Türkiye’nin meydanı Talabani’lere
Barzani’lere bıraktığı da aşikardır. Bunun Türkiye’ye zararı vardır,
yararı yoktur.
Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri Space

Sonuç
olarak, Türkiye’nin aktif tavır alma gereği doğmaktadır. Üzerinde
önemle durulması gereken husus, ABD istediği için değil, Türkiye’nin
kendi çıkarları doğrultusunda Irak olayının içinde olması gereğidir.
ABD’nin güvenlik stratejisine Türkiye’nin ortaklık etmesine tepki
gösterecek AB üyesi ülkeler de olacaktır. Ama yakın bir gelecekte,
onların da bu ortaklığa girme çabalarını görmek, bu satırların yazarına
şaşırtıcı gelmeyecektir...



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://islami.webyardim.org
 
Irak Denkleminde Türkiye-ABD İlişkileri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kurtlar Vadisi Irak

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İslami Bilgiler Paylaşım Sitesi :: İSTİHBARAT(WORDPRESS) :: BİLGİLER-
Buraya geçin: