Hayat Seyri:
Aslen Bitlis’li… 10 Mayıs’ta Erzincan’da doğdu. Eskişehir’da Fatih İlkolulu (1962), Mehmetçik Ortaokulu (1965) nu bitirdi (1968). 15 yaşında, Eskişehir’de lise öğrencisi iken Necip Fazıl’la tanıştı. Bu yaşlarda davasına gönül verdi ve eserleri (Yazı ve şiirleri ) yayınlanmaya başladı. Babıali’de Sabah (1965)… Atatürk Lisesi 1968 de biter.
Akıncı Güç
AKINCI GÜC hareketini kurdu. Daha sonra yayıncılık ve yazarlıkla uğraştı. Gölge (1975-78), Akıncı Güç (1979), Büyük Doğu-Rapor ( 1979-80), geniş gençlik kitlelerinin onu tanımaya başladığı yayınlardır. 1979-1980 yıllarında, Necip Fazıl’ın Rapor isimli dergilerinde ideolojik-politik perspektiflerini yazdı. Selefi’nin ‘halef’i olacağının işaretlerini verdi.
Necip Fazıl Sonrası
Mayıs 1983 de Kısakürek ‘Azrail’e Hoşgeldin’ dediğinde Salih 33 yaşlarındadır. ‘33 yıl işleyen saatler’ kesişir onunla… Necip Fazıl’ın vefatından sonra, 1984 yılında İBDA’yı kurdu. 1999 yılına kadar kırktan fazla eser vererek İbda Külliyatı’nı oluşturdu…
O’nun Cinnet Müstail’i: /5 Aralık 1999:
‘3500 civarinda asker karsisinda eli kolu bagli bir esir huviyetiyle 67 kisiyle kazanilan ve tarihte esine belki birkac kez rastlanan yahut hic rastlanmayan meshur 5 Aralik 1999 zaferi!.. ki 25 Ocak 2000′de ikinci ve sahsimizin da (H.S) yaralandigi saldiridan once askerlere silahini cekerek bir tehdid konusmasi yapan subay soyle demistir: “150 yillik jandarma, tarihi boyunca 5 Aralik’taki gibi bir hezimet yasamadi, onlari iceriden ya olu ya diri mutlaka cikaracaksiniz, yoksa sizi ben gebertecegim!”…
SM Kartal’da yatarken ugratildigi suikastin niteligi artik “tamamen” tesbit ve teshir edilmistir… Mutefekkir, Kartal F Tipi’nde bir NSA-Genelkurmay ortak operasyonu olarak bu suikaste ugratildiginda bulundugumuz hucrede biz sadece sunu dusunduk: Acaba kendisine bunu nicin yaptilar?.. Ve buldugumuz cevab kesindi: Islamin Dünya hakimiyetini saglayacak “potansiyel”i besbelli; bu “yilan”in basini daha kucukken ve henuz bircogu bu niteligini farkedememisken “hemen” ezmek!.. Cildirtmak, intihar ettirtmek ve etrafa donup: “Siz de bunu kurtarici saniyordunuz, bakin yalnizca bir usutuk, bir meczub bu!”… Ve onun intihari, aslinda bir “intihar” degil bir “intihar eylemi”dir ki zamani gelince “tarih” bunu olanca berrakligiyla yazacaktir!.. Ve bu tum bu hususlar bizim icin o kadar asikardir ki, icracilarinin ham hayallerinin tersine (bugun 2003) Irak’ta da olduğu gibi!) bu akilalmaz suikasttten sonra “tek” bir fikir baglimiz bile davasindan vazgecmemistir!.. Davalarinin azametini ugradiklari saldirinin azametiyle “tahkik” etmis olarak daha bir bilenmis, benzersiz bir gayret ve sadakatle birbirlerine kenetlenmislerdir!..
Bir döneme damgasını vuran “İbda-C”lerden tamamen ayrı bulunmasına ve illegal hiçbir eylemde rolü olmadığı ifade edilen, fikir-sanat-aksiyon mihrakı “İbda”yı temsil eden Mirzabeyoğlu, engizisyon mahkemelerini geçen bir barbarlıkla idamla yargılanmıştır. Bir grup arkadaşiyla birlikte Bolu F Tipi Cezaevi’nde ömür boyu hapse mahkum.
Misyonu:
Salih kendisini, Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu kanatları ile uçan bir su kuşuna benzetir. 42 eserden oluşan İbda Külliyatı, entellektüel bir çabanın ürünü.. O klasik “ulema” şablonunun dışında olduğu kadar, Batı’nın kavramlarına teslimiyetçi “modern müslüman aydın” tipolojisine de aykırıdır. Taraftarları onu böyle anarlar. Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu kanatları arasında kendi kavramlarını üretebilmiş orjinal bir mütefekkir ve ideolog. En önemli bir özelliği de, sadece yazan değil, yazdıklarını hayata geçirme mücadelesi veren bir aydın.
Çeşitli Görüşleri:
BÜYÜK DOĞU OKULU
“İdeali aramayla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insanoğlunun “oluş” ıstırabını, İslâmın hakikatine nisbetle heykelleştiren adam!..” S.M.
İBDA OKULU
“Nasıl ki doyurulmayan açlık bir müddet sonra, açlık hissinin iptali ve neticede ölüme yol açıyorsa, okuma ve fikretme davası için de aynı şeyler sözkonusu. Açlık bir yana, hiç olmazsa böyle olabilmenin özencinde olsa gençler. İnsan olma özenci.” S.M.
BASYÜCELİK DEVLETİ
“İslâm dünyasının bugün derece derece benimsemesi, benimsetmesi ve kavgasını yapması gereken husus, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’nı reddetmek; bizim için de buna ek olarak Avrupa Ortak Pazarı’na girilmesine şiddetle karşı çıkmaktır… Bunun, başkasının “ol!” dediği şeye sadece “olmam!” demekten ibaret aciz bir tavır belirtmemesi için tek tezi de, bizim “Başyücelik Devleti” modelimizdir; yani, Büyük Doğu-İbda anlayışının otoritesini benimsemek ve hâkim kılmak!..” S.M.
KÜLTÜR-İRFAN
“Hikmet planındaki düşünce, hakikatin sürekli hizmetine adanmış olan bir hizmet türüdür.” S.M.
SANAT-EDEBİYAT
“Eğer, şuur seviyesinin her değişiminde gerçeklik seviyesinin de değişmesi ve sanatın görünümlerinin “sıradan varoluş”a nisbetle daha yüksek bir varoluşa karşılık olmasını gözönünde tutarsanız, sanatçı, hamurunu veya çamurunu istediği yerden alabilir, bütün kıymet, ona üflediği ruh ve nefeste…” S.M.
KADIN-AŞK-AİLE
“Kadın ve Erkek “insan”ın temsilcileri olarak, kadın ve erkek olma keyfiyetinin istidadına sahib olarak, bunun gerektirdiği vücut biçimiyle dünyaya gelir; ve, KADIN ve ERKEK OLUNUR.” S.M.
DEVLET VE TOPLUM
“İslâm’da devlet, Hakk’ın fertlere biçtiği hakları dağıtmak bakımından kölelerin en zayıfı, yine Hakk’ın fert üzerindeki haklarını toplamak bakımından da ağaların en kuvvetlisidir.” S.M.
FELSEFE
“Düşüncenin, insanlara, yaşamaya başlarken de, ölüme doğru giderken de söyleyecekleri vardır.” S.M.
MİTOLOJİ-DİNLER TARİHİ
“…hangi soydan olursa olsun her türlü hadise, kaba inkar ve kaba kabule düşmeden ve en hassas imbiklerden süzülmek şartiyle, sadece Şeriat içinde gerçek yerini, değerini ve hakikatini bulur…” S.M.
İLİM VE FEN
“Madde mevzuunda yalnız tasavvurlar var; yani tarifler, tek kelimeyle işaretler. Bir süre tariflerine uygun olarak var sayılıyorlar, ardından bir önceki kavramı yere çalan bir buluş geliyor. Madde mi değişmiş oluyor, yoksa gerçekliği mi zayıflıyor?” S.M.
DIŞ POLİTİKA
“Açıkça söylemek gerekirse biz, Amerika ve Batı’nın güçlü devletleri karşısında iktisadî, askeri ve tabiî ki siyasî mahkumiyetleri olan her ülke gibi, onların kararlarında sadece figüran roller alma durumundayız…” S.M.
SİYASET
“Bütün faaliyetler, iktidarı hedef alması ve kendini sosyal-siyasi bütün içinde izah edebilmesi ile mânâ kazanır.” S.M.
EHL-İ SÜNNET
“Güya İslâm adına çırpıştırılmış fikirlerden kurulu köpek kulübesi cinsinden uyduruk oluşumlar bir yana, kelimenin gerçek anlamıyla insan ve toplum meselelerini kuşatıcı İslâmî bir dünya görüşü, ancak “Ehl-i Sünnet” itikadıyla mümkündür; Büyük Doğu-İbda, bu davanın hem tespitçisi ve hem de dünyada “İslâm’ı eşya ve hadiselere tatbik” mevzuundaki tek “sistem” terkibidir!..” S.M.
“DOST STRATEJİ”DEN
“Batının demokrasiyi dayatması, herkesin eşit olarak haklardan istifade edeceği bir dünya bütünlüğü için değil, George Orwell’in ünlü eseri “Domuzlar Diktatoryası”nda geçtiği gibi, “hepimiz eşitiz ama, bazılarımız biraz daha eşit” anlayışı çerçevesinde bir düzene boyun eğdirme zorbalığıdır. Birleşmişler Milletler Teşkilatı, bizzat Güvenlik Konseyi’nin yapısı ile bir “Domuzlar Diktatoryası” olduğunu göstermektedir. Güvenlik Konseyi’nin “veto hakkı” olan üyeleri arasında niçin bir tane bile halkı müslüman ülke yok?.. Rejimi İslâmî olmadığı halde bile, halkı müslüman ülkelerin yeri pabuçluk!..” S.M.