Askeri casusluk ve şantaj davası geçen yıl şubat ayında başladı. Davada 16’sı tutuklu 56 sanık yer alıyordu.
Her zaman olduğu gibi iddianameyle birlikte iktidar basınında itibarsızlaştırma kampanyası başlatıldı.
Sanık subaylardan biri anlatıyor:
“2010 Ekim ayında benim gibi birçok subayın evi ve işyeri arandı. Azılı suçlu muamelesine tabi tutulduk. Ev ve işyerlerinde hiçbir suç unsuru bulunmamasına rağmen sadece ve sadece ‘imzasız dijital belgelerle’ yargılanmaya başladık.
Bir kısım medya (özellikle Taraf, Star, Bugün, Zaman ve Yeni Şafak) "Tarihin en büyük casusluk şebekesi yakalandı"diye haber yaptı. Heronları bile bizim örgütün düşürdüğü iddia edildi...”
Yargılanan subay ve mühendisler çevrelerine rezil oldu...
Kimsenin yüzüne bakacak halleri kalmadı. İtibar ve onurları kırıldı.
Çoğu psikolojik travmalara sürüklendi.
Ve...
Geçen haftaki son duruşmada Savcı Celal Kara, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı...
Bütün sanıkların tahliyesini istedi...
Savcı Kara, askeri casusluk yönünden suç kastının bulunmadığını belirtti.
Hiçbir sanık fuhuşla suçlanmadı...
Bazı sanıklar hakkında ceza istendi ama, bu da kuşkusuz, sanıkların boş yere mağdur edilmediklerini göstermek içindi...
Sanık subaylar kıtalardaki görevlerine aynen devam ediyorlar., çünkü askeriyenin böyle bir casusluk bulgusu hiç olmadı.
Subay okurumuz ekliyor:
"Hedef alınan subayların hepsi sınıflarının sicilen 1- 2’nci sırasında olanlar.
Sanık sandalyesine oturtulan mühendislerise, milli projeleri geliştirenler.
Büyük resmi görmeliyiz bence..."
Özel yetkili mahkemeler iktidar tarafından tasfiye edilirken....Görünüz ne acılar kalıyor geriye.