"Ergenekon" , Cumhuriyet'in 100. yılı hedefi ile kurgulanmış bir yüksek siyaset projesidir. Bir dizi alçak ve alçaklık üzerinden kurgulanan bu sürecin en önemli hedeflerinden bir tanesi , Cumhuriyet'in 100. yılına birilerine göre "temiz sayfa" ile girmek.
Bu temiz sayfa konusunda, "Ergenekon"'u kurgulayan küresel cuntanın ve içerideki işbirlikçilerinin (kısaca "Gladio" diyelim) kendince bir kurgusu mevcut.
Bu kurgu gereği TSK'yı "terör örgütü" statüsüne oturtmak gerekiyordu. Yaptılar.
Genelkurmay Başkanı'nı "Ergenekon" örgütü adına TSK'ya sızmakla suçladılar. Dünya tarihinde ilk defa bir devlet, kendi Genelkurmay Başkanı'nı kendisine bir terör örgütü adına sızmakla suçladı.
Türk Devletinin namusunu ayaklar altına alan "Gladio" bununla yetinmedi.
Yine dünya tarihinde bir ilk yaşandı ve ilk defa bir MİT Müsteşarı (lütfen; "o sırada MİT Müsteşarı değildi" şeklinde ayrıntılarını bir gün Beyaz TV'de AKP yaverliği yapma ihtimalinize saklayın) , onbinlerce insanının katili bir örgütle yüzyüze görüşmeye oturdu.
MİT, PKK'ya dedi ki, "ben seni dengim olarak tanıyorum"
PKK, MİT'e dedi ki.."sen benim dengim değilsin, ben senin karşıma liderimi bile çıkartmadım"
Ve bütün bunlar bir başka devletin temsilcisi önünde yaşandı.
Bu garabeti tek cümlede toparlayalım:
TSK'ya terör örgütü adına sızmakla suçlanan Genelkurmay Başkanını göreve atayan ve orada tutan Başbakan'ın göreve atadığı MİT Müsteşarı , terör örgütüne devlet muamelesi yaptı.
Bu garabetler kumpanyası aynı zamanda bir eşitleme dünyası.
TSK'yı "terör örgütü" ile eşitlediler
MİT'i terör örgütü ile eşitlediler.
Daha önce Öcalan'ı "lider" ile eşitlemişlerdi...
Genelkurmay başkanlarını "terörist" ile eşitleyerek denklemi tamamladılar.
Sırada ne var?
Sırada, bu eşitleme sürecinin meyvelerini toplamak var.
Cumhuriyet'in 100. yılına pek bir şey kalmadı.
Öcalan'ı hapisten çıkartıp, Türkiye'yi federasyona dönüştürmek için çok fazla vakit kalmadı.
Yargı sistemimizi AKP'nin yargısı, cemaatin yargısı ve diğerleri şeklinde üçe ayırarak fare doğuran yeni yargı paketi bu yolda önemli bir manivela sunuyor.
Yeni yargı paketi ile birlikte , adli tedbir uygulanarak tahliye uygulanabilecek suçlardaki üst sınır kaldırıldı.
Yani artık 3 yılla da yargılanıyor olsanız, onbinlerce insanı katletmekten müebbet de yemiş olsanız hakimin takdirine bağlı olarak adli tedbirle tahliye edilebileceksiniz. Ev hapsi adli tedbirlerden bir tanesi.
Eşitleme demiştik.
Son zamanlarda, ustaca bir kamuoyu yoklaması gerçekleştirildi. Her tarafı müstesna bir teşkilatımız tarafından kotarıldığı belli olan bu kamuoyu yoklaması ile, kamuoyunun Öcalan'ın ev hapsine alınmasına vereceği tepki ölçüldü ve su ılıştırıldı.
Ahaliye, Öcalan'ın misafirhanelerde ve yatlarda ağırlandığı duyuruldu. Sonrasından da adettendir, bu haberler tekzip edildi.
"PKK ile görüşüldüğünü ispatlamayan şerefsizdir" şeklindeki artistliklere ihtiyaç duyulmadı bile.
Maaşını ödediği müsteşarın, evladını katleden teröriste lider muamelesi yapmasına ses çıkarmayan ahali tabiki oralı olmadı.
Kısacası; Öcalan'ın ev hapsi konusunda ilk somut adım atıldı.
Hazır elimizde yasal çerçeve de var.
Bu arada Ertuğrul Özkök gibi tiplere, "artık bir genel af lazım" yazıları yazdırılmaya başlandı.
Bu tablo karşısında Gladio'nun bir sonraki adımını tahmin etmek hiç zor değil.
Genelkurmay Başkanını ev hapsine alırsınız.
Öcalan'ı ev hapsine alırsınız.
"Ergenekon" sürecini yeni ve çok önemli sembolik bir eşitleme ile taçlandırırsınız.
Zamanı gelincede , ikisini de genel afla serbest bırakırsınız.
Bu akıl danesi küresel oyuna alet olanları "devlet adamı", karşı çıkanları da "devlet düşmanı" ilan edersiniz.
Şansımıza; tarih bütün oyunların ve yazarlarının üstünde tecelli eder.