'Kürt' Bilmecesinin Çözümü
(Değerli kardeşlerim, Kürt , Kürtlük, Kürt Tarihi konusunda uzun araştırmalarda bulundum, bu yazı bana aittir, bağımsız tartışma amaçlı yazılmıştır; başka forumlarda da paylaştığım bu bilgiler kopyalanabilir, çoğaltılabilir. Kaynağım ise http://www.angelfire.com/tn3/tahir/ adresindeki metinlerdir. Bu adresteki metinler, Kürt konusuna Türkçü yaklaşan bütün argümanları sergilemektedir. Ben ise ‘Kürt Milletinin var olduğu’ gerçeğini canlı tutarak bu adresteki bütün metinleri gözden geçirerek ; bilgileri yoğurdum ve bu adres ile tek görüş ayrılığım, benim Kürt Milletini tanımam olmuştur. Aşağıya sunduğum yazı; Türk Milliyetçiliği süzgecinden geçirmeyi başardığım ‘Kürt Milletinin var olduğu’ gerçeğinin Türkçü perspektiften görünüşüdür. Keyifli okumalar… )
Tarih boyunca birden fazla Kürt kavramı ortaya çıkmıştır, hepsi de başlı başına ve kendi başına özgündür. Bu kavramlar birbirinin aynısı zannedilmiştir, etnik anlamda çok az da olsa doğruluk payı vardır . Bunları sıralayalım :
1 – GUR TÜRKLERİ
2 –TÜRK KÜRTLERİ
3 - KÜRTLER (EKRAD)
4 – ZAMANIMIZIN KÜRT KAVMİ
GUR Türkleri çok geniş bir Türk kavmidir. Bu da kendi arasında dallanır. M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu’da özel olarak Bitlis civarında ‘GURTU’adıyla tarihte yer almıştır. O dönemin komşu ülkelerinin adları SUBARTU, URARTU, ZİGURTU, İMARTU, MAHALTU idi. Bunlardan kolayca görüleceği gibi DU, TU, U ekleri YURT anlamı vermektedir. O ülkelerde yaşayan halk ise SUBAR, URAR, KAR, İMAR, ZİGUR, MAHAL adlarını taşıyordu. (Edip Yavuz ; Tarih Boyunca Türk Kavimleri ) Buna göre Urartular demek doğru değildir. URAR-TU ülkenin adıdır, (TÜRK-İSTAN gibi) URAR YURDU anlamına gelir. URARLAR demek gerekir. Dr. A. VON GABAİN , “TU eki halis MOĞOL son ekidir” der. GUR Türklerine ait GURTU SANCAĞI, GUR ÜLKESİ demektir. İşte bazı kaynaklarda CYRTIE (KURTİ) şeklinde yer alan kelimenin aslı da, budur. Asurlardan kalan bir tablette bu Kurti kelimesi bulunmuştur. Bu Kurti ismi, farklı ülkelerin farklı tarih eserlerinde şu değişik telaffuzlarda kullanılmıştır : Qurti , Kurtie , Karda , Kurdienne , Kurd , Kirti , Kadu , Qurtie , Kurde , Gord , Kyrtii , Garda , Gurd , Kurdaye , Kurda , Gurde , Kord , Cyrti . Bu kelimeler Gur Türklerinin ismini karşılamaktadır . ‘T’ harfinin Türkçede çoğul eki olduğu Divan-ı Lügat-i Türk’te açıklanmıştır. (Cilt 1 sf. 355 ) Tegin kelimesinin çoğulu Tegit olarak gösterilmiştir. Koman-Komanit, (Eti) Heti-Hitit, Kiray-Kerayit, Hunlar’ın ilk dayandığı Saka- Sakait gibi oymak ve uruk adlarının çoğulu ‘T’ harfi ile yapılmıştır. Zamanımızda bile kullanılmaktadır. AS kelimesinden AST ; ÜS kelimesinden ÜST türetilmiştir (aslar ve üsler ) . GUR Türklerinin ismi olan GUR’un çoğulu ‘T’ ile yapılır. GURT’tur. Sonra incelerek GÜRT olmuştur. Türkiye’de KÜRT diye bilinen halka, Türkiye dışında pek çok yerde hala GURT veya GÜRT denir. Zaten G-K değişimi TÜRKÇE özelliktir. Burada birinci şaşırtıcı tesadüf ; Gurtu kelimesinin Kurti adıyla bugünün Kürtlerinin ismine benzemesi, ikinci şaşırtıcı tesadüf aynı Gur kelimesinin çoğulu olan GUR-T kelimesinin de yine bugünün Kürtlerinin ismine benzemesidir. Kürtçenin bir lehçesi olan Goranice’nin sahibi Güranlar , Gur Türkleridirler (Horasan Gurları), sonradan Kürtleşmişlerdir. Asılları olan GURLAR, bu durum yüzünden ‘kürt’ zannedilmiştir. Adında ‘Gur’ kelimesi bulunan Türk aşiretler, Gur kelimesinin Kürtleri kastettiği zannıyla , Kürt zannedilmişlerdir. Güranilerin Kürtleşmesi hem zaman olarak tarih olarak hem de bölge olarak ; Deylem-Gilan bölgesinde Proto-Zazaların ve Zazaca’nın doğuşuna denk düşmektedir.
TÜRKKÜRTLERİ ise yüzde yüz Türk kelimesi olan ve anlamı sadece Türkçede bulunan KÜRT kelimesi etrafında toplanmış Türkleri belirtir. Kürt kelimesi: kar yığını, çığ, karlı yer, dağ ,dağda yaşayan Türkler anlamındadır. İşte üçüncü şaşırtıcı tesadüf ; bu TÜRKKÜRTLERİ’nin kullandığı boy ismi olan Kürt kelimesinin de yine bugünün Kürtlerinin ismine benzemesidir. GÜRT Türkleri ile Türkkürtleri Türktürler. Macaristan’da ve Afganistan’da bu TÜRKKÜRTLERİ’nin bıraktığı izler bölge adlarına yansımıştır. ElegeşYazıtı’ndaki geçen KÜRT boyu da Türktür.
M.Ö. 2000 senelerine dayanan iki Sümer eşik taşında KAR-DA-KA ismine rastlanmıştır. Bu memleket, Van Gölü’nün güneyinde Subarların yanında bulunuyordu. KAR-DA-KA kelimesinin aslı KAR-DU-K’tur. Bu kelime , yukarıda izah ettiğimiz gibi KAR –DU yani KAR ülkesi anlamındadır. KARLAR, Hindukuş Dağlarıçevresinde Gurşistan’ın Paktika bölgesinde yaşayan bir Türk oymağıdır. O yöreye KARDU-EL yani KAR yurdu halkı (diyarı) denir. Yani KAR boyuna hem Güney Anadolu’da, hem de Orta Asya’da rastlanır. Her iki yerde de KARDU diye bilinen bölgeler vardır. Dr. A. Von Gabain, “TU eki halis MOĞOL son ekidir.” demektedir. Öte yandan ‘K’ eki eski Türkçe’de çoğul eki idi. Halen de mekan anlamında kullanılır. Konak, tünek, oyuk, kayık, mekanları; kon-tüne-oy-kay fiillerinden türetilmiştir. ‘İK’ eki ise Orta Asya Türkçesi’nde, aynı kökenli Macarca’da, eski İran dillerinde çoğul ekidir. Hatta TÜR-K kelimesi TURLAR anlamında çoğul ifade eder. Öyleyse KAR-DU , Kar Yurdu demektir. KAR-DU-K da ‘Kar Yurdu Topluluğu’ anlamına gelir. Birden fazla oymak ve boya ayrılmış Kar yurtlarının toplu ismi Kar-Du-K’tur. M.Ö. 2000lerden başka M.Ö. 400lerde Ksenephon’un ‘Onbinlerin Dönüşü (Anabasis)’ eserinde bahsettiği ikinci ve son Karduk topluluğu daha vardır. İlk Karduk toplumunun bölgelerinde yaşadıkları için aynı ismi almışlardır ve bunlar Saka Türklerindendirler. Karduların ismi farklı ülkelerin farklı tarih eserlerinde şu değişik adlandırmalara sahiptir : KarDaKa , Kardukh , Karduene , Cardueni , Kordik , Korçek , Gordyene , Cordyena , Gorduaia , Karda , Karduk , Gordyeni , Gorduene , Gordyeae , Gortu , Kortukh , Cortuk , Gortik , Kardukhi , Kardueni , Karduçi , Gordune , Cordueni , Corduena , Kard , Korduen , Kardakes , Gordiyen , Korduene , Corduaie , Gordya , Gordukh , Gortaikh , Korduk , Gortrik . Bunlar Türk olduğu halde ‘bugünün Kürtlerinin atası’ zannedilmiştir. Halbuki Kürt ve Karduk kelimesi arasında bir ilişki olmadığı Nöldeke , Hartmann , Weissbach gibi şarkiyatçılar tarafından ortaya konmuştur.
KÜRTLER (EKRAD) ise Milattan sonra 600lü yıllarda ‘konar-göçer’ anlamındadır. Bu dönemde yazılan eserlerde Kürt kelimesi sadece Türkler için değil , Farsların Arapların Ermenilerin ve Yahudilerin oraya buraya dağılmış grupları için kullanılmıştır. Zamanla Kürt kelimesi, çeşitli milletlerin dışlanmış veya bir şekilde esas millet toplumundan kopmuş insanlar (Arap asıllı Kürtler, Ermeni asıllı Kürtler, Yahudi asıllı Kürtler, Fars asıllı Kürtler ve Türk asıllı Kürtler ) için kullanılırken, ‘KÜRT’ kelimesi artık Türk oymağının adı olarak değil, sadece göçebe anlamında dağ göçebeliğini ifade etmiştir. Irk Kimliği değil Kültür kimliğidir. Kültür olarak göçebeliğin ırki karşılığı ise kimsesizlik ve sahipsizliktir. Dördüncü şaşırtıcı tesadüf , Milattan sonra 600lü yıllardaki yukarıda açıklanan kimsesizlik , gariplik ve sahipsizlik anlamındaki ‘Kürt’tanımı ile bugünün Kürtlerinin isminin genelde aynı anlamlarda değerlendirilmesidir. ‘Kürt’ kelimesi ; 1000li yılların bazı eserlerinde de haydut , harami , eşkıya olarak anlamlandırılmıştır. Irk Kimliği değil Kültür kimliğidir. Bu paragraf ; MHP kurucusu Alparslan TÜRKEŞ’in ‘Kürt’ tanımını da açıklamaktadır.
ZAMANIMIZIN KÜRT KAVMİ ise Türk değildir. Ancak Kürt kelimesi Türkçedir: kar yığını, çığ, karlı yer, kalın kar tabakalı bölgede yaşayanlar , dağ, göçebeler anlamına gelmekte olduğundan Kuzey Mezopotamya’ya coğrafi nedenlerle ‘Kürdistan’ denildi. Bunun akabinde Kürdistan’da yaşayan Farisi bir isimsiz dağlı kavim (ki bugünün Kürtlerinin atalarıdır) ; yaşadıkları coğrafyanın ve yaşam biçimlerinin de yüzde yüz aynı kavramı yansıtmalarından dolayı ‘Kürt’ ismini IRKİ anlamda çevre baskısıyla ya da isteyerek benimsemişlerdir. Bugünkü Kürt milletinin tarihi budur (*).
ZAZALAR ise Kürt değildir. Zazalara‘Kürt’ denilmesinin sebebi (GURLAR hakkında başta açıkladığımız sebeple) Horasan GURLARInın Kürt sanılması ve Zazaların Horasan GURLARI’ndan gelmelerindendir. ZAZALAR ; Celaleddin Harzemşah ile beraber hareket eden Horasanlı Türkler ve Deylem - Gilan Farisilerinin Anadolu’ya gelerek ; ayrıca Horasan GUR Türkleri ile , İç Anadolu’dan gelen Türkmenlerin birbirleriyle kaynaşmasından oluşmuşlardır, akabinde yine Türkler ; KÜRT VE ZAZALARda eriyerek Dersimliler’i oluşturmuşlardır. Zazalar ile ‘Zazalaşmış Türk’ kavramları da farklıdır. Bölgede tam manasıyla olmasa da Kürtleşmiş ancak tam olarak Türklükten ayrılamamış Türk aşiretler olduğu gibi, Türkleşmiş ancak Kürtlükten tam ayrılamamış Kürt aşiretler de mevcuttur. Burada Dersimliler üzerinde durulmalıdır. Bazı Batılıakademisyenlerce kabul edilen tanım : Dersimliler’in Kürtleştirilmiş ya da Zazalaştırılmış KIZILBAŞ TÜRK AŞİRETİ olduğu yönündedir. Türkolog Irene Melinkof , Dersimliler’in şunu dediklerini kaydeder : “Soy olarak biz Kürt değiliz fakat (Alevi) inançlarımız dolayısıyla çok eza gördük. Dağlara sığındık, Kürtler’e karıştık ve Kürtler olarak adlandırıldık.” Öyleyse Dersimliler Alevi Türkse ; Dersim isyanlarının sebebi nedir ? Bunun cevabını Ziya GÖKALP, çok daha önceleri ‘Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri sf. 59-60 ’da vermektedir : “Osmanlı Devleti, eski Türk federasyonunun bazı esaslarını muhafaza etmiş bir ümmetten ibarettir. Osmanlılar ümmet esasına dayanan bir devlet kurdukları için Aşiret ve soylu sınıf teşkilatlarını bozarak Boy beyleri yerine Enderun’dan çıkma sancak beylerini koydular. Safevi Devleti ise tam tersine, Türkmenlere eski aşiret ve soylu sınıf teşkilatının muhafaza edileceğini vaad ederek (Eski TÜRK) konfederasyon teşkilatına döndü. Her aşiretin ırsi bir hanı bulunan bu teşkilatta, Şah bir Hanlar Hanı’ndan ibaret oldu.” . Yani Osmanlı Devleti sürekli Anadolu’ya göçeden Türkmen aşiretlerinin yapısını bozarak onlarıyerleşik hayata geçirmeye çalışıyordu. Bu radikal değişiklik de Türkmenleri rahatsız etmiştir. Halbuki; İran’dan ve Mısır Türk Kölemen Devleti’nden yeni alınan topraklardaki Kürt aşiretlerini kontrol altında tutmak için Safevi Devleti’nin politikası uygulanıyor; onların Türkmenlerinkine çok benziyen aşiret sistemlerine dokunulmuyor. Bu uygulama Kürtler’i rahat ettirmiştir ama, Türkmenler açısından istenmiyen bir durum yaratmıştır. Türkmenler doğuya göçünce serbest aşiret düzeninin Kürtler’e tanındığını görmüşler, bu haktan kendileri de yararlanmak istemişlerdir. Ama Devlet Türkmenler’e Kürtler’e olduğu kadar müsamahakar davranmamıştır. Onlar da her fırsatta direnmişlerdir.İşte Dersim (TUNCELİ)’in Türk kökenli halkının isyanının altında, bu gerçekleşmemiş 500 yıllık beklenti yatar. “Niye Kürtlere tanınan haklar bize de tanınmadı, tanınanlar da elimizden alındı?” zihniyeti etkisini hala sürdürür.
KÜRTÇE : Gizli gelişmiş bir Hint-Avrupai dil olduğu iddia edilir. Milattan önce 2000lerde Hint-Avrupai kavimler, iki grup halinde Avrasya steplerinden göç etmeye başladılar. Bu gruplardan birincisi Balkanlar-Karadeniz’in kuzeyi-Anadolu hattını takip ettiler. Avrupa’nın Hint-Avrupai veya ARYAN temelini bu göçler oluşturdu. Avrupalılar artık dillerinin M.Ö. 2000-1000 yılları arasında ANADOLU’da oluştuğunu kabul etmek zorunda kalmışlardır (John Noble-John King, USSR, 1991 Avustralya ) .İkinci grup ise daha ziyade Hint-İran kökenli idi, Kafkaslar-Fırat bölgesi hattını takip etti ve Hurriler ile karşılaşarak asimile oldu. Bu ikinci gruptan bazı kabileler Hindistan’a kadar uzanıp oralara yerleştiler. Böylece Hindistan Hint-Avrupai özelliğini kazanmaya başladı. Hint-Avrupai’lerin yani ARYANların piştiği fırın, bugünkü Kürtlerin yaşadıkları topraklar olmuştur, Kürtçe de Hint-Avrupai bir dildir.
KURMANÇ : Tamamen Türk ismidir. Oğuzlarda birkaç boy ve oymağın adları da ‘Kurmanç’tır. Bunların en büyükleri Dicle Kürtleri’dir. Yani Kürtleşmişlerdir. Diyarbakır’da (Türk) Boğduzamen oymağıyla beraber ikamet etmişler, zaman içinde Kürtlerin ve Türklerin birbirlerine üstün gelen özelliklerin yığılmasıyla Türkler ; Kürtlerin içinde erimiş, ‘Dicle Kürtleri’ oluvermişlerdir. Asıl Kurmançlar işte bunlardır. Bu etnik erimeye karşılık ‘Kurmanç’ kelimesi de artık ‘Kürt’ dediğimiz insanlara malolmuştur. Bu durum Kürtlerin ‘Kürt’ adını benimsemelerinden öncedir. Dicle Kürtleri, sonradan belirmişlerdir. Güneydoğu Anadolu'da köy isimlerine kadar Türkçe kelimelerin yerleşmesi , Selçuklular döneminden başlayan böyle bir sürecin ürünüdür. Osmanlı döneminde ise Kürt şehir merkezlerinde Türkler hakimken, dağlarda Kürtler hakim olmuştur.
Sonuç olarak : iki anlamda Kürt ve Kürdistan var.
Birincisi ;
Dağlı Türklere verilen isim 'Kürt' idi, zamanla dağda yaşayanlara Kürt demek, Türklerden başka milletlere geçmiştir. Dağda yaşayan göçebelere 'Kürt' denmiştir, bunlar dağlı olan ermeni , arap ya da fars asıllı olsun farketmiyordu. Osmanlı belgelerinde yer alan 'Türkmen Ekrad taifesi' dağda yaşayan Türk göçebeler = Kürtler anlamındadır. Bu dağlı göçebe yaşayan ve kendi milletlerinden kopmuş topluluklara 'Kürt' denmiştir. Bunların yaşadığı dağlık İran-Irak sınırı boyunca uzanan Zağros dağı çevresine de 'Dağistan' anlamında 'Kürdistan' denmiştir. Birinci Kürdistan budur ki ırkı ifade etmez, kültür kimliğini ifade eder , ayrıca dağlık bölge anlamında sosyo-coğrafi bir terimdir.
İkincisi ve sonuncusu :
Zağros dağı çevresinde sadece göçebeler yaşamıyordu, Hint-Avrupai bir dil ailesine sahip olan bugün Kürt dediğimiz insanların isimsiz ataları, yaşıyorlardı. Bunlar dağda yaşadıkları ve edebiyat-siyaset alanında gelişmedikleri için , göçebe olan Kürtlerle aynı yaşantıya sahip olduklarından olsa gerek, bunlara 'Kürt' dendi, bu isimsiz kavmin yani Kürt ırkının 'Kürt' adına sahip olarak doğuşu buradan başlar. Zamanla Zağros dağı çevresinden taşarak Kuzey Mezopotamya ve Irak'ın ortalarındaki ovalar dahil olmak üzere , bu Kürt ırkının yaşadıkları coğrafyaya ırki anlamda 'Kürdistan' denildi . Bu iki Kürdistan terimi ; biri sosyo-coğrafi biri ırki anlamda iki farklı Kürt toplumunun yaşadıkları bölgenin isimleridir.
----
(*) : Kürt kelimesini ilk kullananlar Türklerdir fakat bu kelime sonradan şimdi ‘Kürt’ dediğimiz Türk olmayan milletin adı olmuştur. Kürt kelimesi, Türkçedir; kar, karlı yerde yaşayanlar anlamında kullanılmıştı. Kürt kelimesi, (Türkler hakkında) dağlı anlamında kullanılıyordu, zamanla dağlık bölgelerde yaşayanlara ‘Kürt’ demek, Türklerden başka milletlere geçmiştir. M.S. 600lü yıllarda ÖnAsya’da dağlı göçebelere ve kendi kavimlerinden kopmuş Fars Arap Türk Ermeni Yahudi toplumlarına ‘Kürt’ denildi(Ekrad), bu ‘Kürt’ kelimesi kültür kimliği olarak kullanıldı. İşte bu göçebelerin yaşadığı karlı ve dağlık bölgeye ‘KÜRDİSTAN’ denildi. Tarihte iki Kürdistan vardır, biri Sosyal-Coğrafi ; diğeri ise ırki Kürdistan. Sosyal-Coğrafi Kürdistan, işte bu Kuzey Mezopotamya’da dağlık ve karlı alanda yaşayan göçebe kavimler için kullanılmıştır. Irki Kürdistan’ın doğuşu ise bundan sonradır : Yukarıda anlattığımız bu göçebe kavimlerle aynı alanda yaşayan dağlı bir isimsiz ırka(ki bu günün Kürtlerinin atalarıdır), yaşadıkları koşullardan ötürü ‘Kürt' adı verildi, bu isimsiz ırk da isteyerek ya da çevre baskısıyla ‘Kürt’ kelimesini IRKİ anlamda benimsedi ve zamanla yaşadıkları bölgeye de ırki anlamda ‘KÜRDİSTAN’ denildi. Bu iki Kürt kavramı birbiriyle karıştırılmıştır. M.S.600lü yıllarda ÖnAsya'da göçebe kavimler için kullanılan ‘Kürt’ kelimesi, ‘göçebe, haydut, dağlı, cahil’ gibi anlamlara sahipti. Bu tabir sosyo-kültürel Kürt tanımıydı , bir ırkı tanımlamıyordu, ancak hem sosyo-kültürel anlamda (göçebe) Kürt olup hem de ırki anlamda Kürt olanlar vardı , işte bu yüzden ‘ne olduğu belirsiz, soysuz’ anlamındaki göçebe Kürt kavramı ile Irki anlamdaki ‘Kürt’ kavramı karıştırılmış ve ortaya ‘soysuz Kürtler’ polemiği doğurulmuştur. Kürt milleti için onyıllardır ‘ne olduğu belirsiz , soysuz’ türünden hakaretler; göçebe Kürt kavramı ile ırki Kürt kavramının karıştırılması sonucudur.