İslami Bilgiler Paylaşım Sitesi http://islami.webyardim.org |
|
| Dini Sözlük [A'dan Z'ye] | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 3:36 am | |
| | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| | | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 3:37 am | |
| AHZÂB SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin otuz üçüncü sûresi Ahzâb sûresi Medîne-i münevverede inmiştir Yetmiş üç âyet-i kerîmedir Sûre, ismini, birleşik düşman ordusu anlamına gelen ahzâb kelimesinden almıştır Sûrede İslâm düşmanlarının, İslâmiyet aleyhindeki çalışmaları ve sonunda hüsrana uğradıkları, Pey gamber efendimize ve mü'minlere eziyet ve sıkıntı verenlerin şiddetli azâba uğrayacakları,Resûlullah efendimizin mübârek zevcelerinin ve diğer müslüman âilelerin tesettüre (örtünmeye) nasıl riâyet edecekleri, kâfirlerin âhirette şiddetli azab görecek leri ve çok pişman olacakları, üzerlerine düşen vazîfeleri yerine getirdiklerinde, takvâya sarılıp günahlardan sakındıklarında mü'minlerin, cenâb-ı Hakk'ın pekçok ihsânlarına kavuşacakları anlatılmaktadır (İbn-i Abbâs, Begâvî, Râzî) Ahzâb sûresinde meâlen buyruldu ki: Ey îmân edenler! Allahü teâlâyı çok zikr ediniz, her zaman hatırlayınız, hiç unutmayınız (Âyet: 41) Kaynak Forum: İslami Forum [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ey peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına (ihtiyaçları için dışarı çıkacakları zaman) dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle ( Ayet: 59) Kim Ahzâb sûresini okur ve âilesine ve câriyesine öğretirse, kabir azâbından kurtulur (Hadîs-i şerîf-Envâr-üt-tenzîl ve Esrâr-üt-te'vîl)
| |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 3:37 am | |
| AKÂİD: Akîdeler Akîde kelimesinin çoğulu İslâm dîninde inanılacak şeyler, îmân bilgileri Âkıl ve baliğ olan (ergenlik yaşına ulaşan) erkek ve kadının birinci vazîfesi, Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları akâid bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır Kıyâmette Cehennem azâbından kurtulmak, onların bildirdiklerine inanmaya bağlıdır (İmâm-ı Rabbânî) Ehl-i sünnetin akâidde iki kolu vardır: 1) Mâturîdiyye mezhebi 2 Eş'ariyye mezhebi Birincisinin imâmı Ebû Mansur Mâturîdî, ikincisininki İmâm-ı Ebü'l-Hasen Eş'arî hazretleridir İkisinin bildirdiği îmân esasları aynıdır Yalnız aralarında, teferru atla ilgili, îzah, ifâde ve uslub tarzından doğan cüz'î farklılıklar vardır (Taşköprüzâde) Hudâ Rabbim nebim hakkâ Muhammeddir Resûlüllah Hem İslâm dînidir dînim, kitâbımdır kelâmullah Akâidde, Ehl-i sünnet oldu mezhebim, hamdolsun Amelde, Ebû Hanîfe mezhebi, mezhebim v (İbrâhim Hakkı Erzurumî)
| |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 3:38 am | |
| | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| | | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 3:38 am | |
| | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 3:38 am | |
| ÂKIL: Akıllı kimse; iyi ve kötüyü, faydalı ve zararlıyı birbirinden ayırabilen kimse Çocuk yedi yaşında âkıl olur Yedi ile onbeş yaş arasında iken akıllı çocuk denir (Hamza Efendi) Âkıl olmayan çocukların bütün sözleşmeleri bâtıldır, hükümsüzdür (İbn-i Âbidîn) Âkıl olan bir çocuk, şeker, meyve gibi kendine yarar şey isterse ona satmak câiz değildir Çünkü velîsi izin vermemiş demektir Eğer, tuz, pirinç gibi evle ilgili bir şey isterse, satmak sahîh (geçerli, doğru) olur Çünkü velîsinin izin verdiği anlaş ılır Bunun izin ile alış-veriş etmesi câizdir Çocuk akıllı olmamış ise, velîsinin izni olsa da, alış-veriş etmesi sahîh olmaz (Hamza Efendi) Âkıl isen kıl namazı çün seâdet tâcıdır Sen namazı şöyle bil ki mü'minin mîrâcıdır (Seâdet-i Ebediyye) | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:31 am | |
| Âkıl-Bâliğ: Faydalı ve zararlı olanı birbirinden ayırabilen ve evlenme çağına gelip gusül abdesti almaya başlayan akıllı kimse Âkıl bâliğ olduktan sonra kişi yetim sayılmaz (Hadîs-i şerîf-Râmûz-ul-Ehâdîs) Âkıl ve bâliğ olan erkeğin ve kadının birinci vazîfesi, Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları inanılacak şeyleri öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır Kıyâmette yâni öldükten sonraCehennem azâbından kurtulmak, onların bildirdiklerine inanmaya ba ğlıdır (İmâm-ı Rabbânî) Her müslümanın, çocuğuna âmentüyü (îmânın altı şartını) ezberletmesi, mânâsını, farzları (emirleri) ve haramları (yasakları) öğretmesi lâzımdır Âkıl bâliğ olunca; îmânı, İslâm'ı bilmeyen kimse müslüman olmaz (İbn-i Âbidîn) Âkıl bâliğ her müslümanın, her gün beş vakit namaz kılması farzdır Kız ve oğlan çocuk yedi yaşına gelince, namaz kılmalarını emretmek velîsi üzerine vâcib (lâzım) olur Oruç tutmaları için de emreder On yaşına gelince, namaz kılmaları için el ile h afifçe vurulur Sopa ile dövülmez Falaka ile vurulmaz El ile üçten fazla vurulmaz Velîsinden başkası döğmez (İbn-i Âbidîn, Ebû Bekr Râzî el-Cessâs)
| |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:31 am | |
| ÂKILE: Kâtilin, öldürme işindeki yardımcıları, bunlar yoksa öldürmede kendisine yardım eden kabîlesi (köylüleri, şehirlileri) ve akrabâsı Kâtilin cinâyeti işlemesine mâni olmadıkları, bilakis bu hususta onu koruyup, gözettikleri ve kâtil, onlardan kuvvet alarak bu suçu işlediği için âkıle, cinâyete karışmış gibi olurlar Kâtil ile birlikte diyeti (para cezâsını) yüklenmeleri bu sebepte ndir (Kıvâmuddîn Kâkî) Kâtilin ödeyeceği diyet, ödemeleri için âkıleye taksim edilir, paylaştırılır, üç senede alınır Kadın, deli ve çocuk âkıleye katılmaz (İbn-i Âbidîn) Müslüman olan kâtilin âkılesi ve vârisi (öldüğünde malından mîrâs alacak kimse) yoksa, diyetini beytülmâl verir Yâni hükûmet verir Beytülmâl yoksa, kendi üç senede öder (İbn-i Âbidîn)
| |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:32 am | |
| | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:32 am | |
| AKÎDE: İnanılacak şey (Bkz Akâid ve Îtikâd)
AKÎKA: Çocuk nîmetine karşılık, Allahü teâlâya şükr niyeti ile kesilen hayvan (Çocuk doğduğunda) yedinci günü akîka hayvanı kesilir, ismi konur, saçı traş edilir (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Ahmed bin Hanbel) Akîka, erkek çocuğu için iki, kız çocuğu için bir koyun kesmektir (Hadîs-i şerîf-Şir'ât-ül-İslâm) Hicretin sekizinci yılında, oğlu İbrâhim dünyâya gelince, yedinci günü Resûlullah sallü aleyhi ve sellem İbrâhim'in başını traş ettirip, saçının ağırlığı kadar gümüş sadaka verdi ve akîka olarak iki koç kesti Saçlarını gömdü (İmâm-ı Kastalânî) Çocuğa yedinci günü isim koymak ve başını kazıyıp, saçının ağırlığı kadar, erkek için altın veya gümüş, kız için gümüş sadaka vermek ve erkek için iki, kız için bir akîka hayvanı kesmek müstehâbdır Akîka hayvanı, kurbanlık hayvan gibi olmalıdır Son ra da kesilebilir Hanefî mezhebinde, etleri pişmiş veya çiğ olarak, zengin, fakir herkese verilebilir (Seyyid Alizâde) Akîka, çocukları belâlardan, hastalıklardan korur Akîkası yapılanlar, kıyâmette anaya babaya ayrı bir şefâat ederler (Seyyid Alizâde)
AKL (Akıl): İdrâk kuvveti, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırmaya yarayan kuvvet Kaynak Forum: İslami Forum [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Akıl, sâhibini iyiliğe götürür, kötülükten alıkor Aklı olgunlaşmadıkça kişinin dîni doğru ve îmânı kâmil (olgun) olmaz (Hadîs-i şerîf-İhyâ) Sizin akılca en üstününüz, Allah'tan en çok korkanınızdır En güzeliniz, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riâyet edeninizdir (Hadîs-i şerîf-İhyâ) Kişi güzel ahlâk ile gündüz oruç tutup gece ibâdet edenler derecesine ulaşır Fakat akılca kâmil (olgun) olmadıkça, ahlâkı kâmil olmaz Aklı olgunlaşınca, îmânı da olgunlaşır (Hadîs-i şerîf-İhyâ) Akıllı kimsenin, dünyâ ile ilgili bir menfaati kaçırdığı zaman, bunu kendine gam ve üzüntü yapması uygun değildir Çünkü üzülmekle ele bir şey geçmez Fazla üzülmek akla zarar verir (İbn-i Hibbân) Akıl göz gibidir, din bilgileri ışık gibidir Akıl yalnız başına din bilgilerini, faydalı ve zararlı şeyleri anlayamaz Bunun için Allahü teâlâ, peygamberleri ile râzı olduğu, beğendiği yol olan İslâmiyet'i bildirdi Aklın eksikliği peygamberlerin gö nderilmesiyle tamamlandı (İmâm-ı Rabbânî) Akıl ile anlaşılan şeyler, his uzuvları ile anlaşılanların üstünde olduğu ve bunların yanlışını çıkardığı gibi, yâni his uzuvlarımız, akıl ile anlaşılan şeyleri anlıyamayacağı gibi, akıl da, Peygamberlik makâmında anlaşılan şeyleri kavramaktan âcizdi r İnanmaktan başka çâresi yoktur (İmâm-ı Gazâli)
| |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:32 am | |
| Akl-ı Feâl: İşrâkiyye (Yeni Eflâtunculuk) felsefesinde ukûl-ı aşerenin (on akılın) sonuncusu olup, yaşadığımız âlemle alâkalı akla verilen ad Öldürme ve yaratma işlerine bakan mertebe Felsefecilerin akl-ı feâl dedikleri yalnız onların hayâllerinde bulunup, kısa akılları ile ortaya attıkları bir şeydir İslâm bilgilerine uymamaktadır Bunların bozuk inanışlarına göre, insan sıkışınca Akl-ı feâle yalvarır, Allahü teâlâdan bir şey is temez Allahü teâlânın dünyâda olup bitenlerle hiç ilgisi yoktur derler Bunlar sapık fırkaların hepsinden daha aşağıdırlar (İmâm-ı Rabbânî) Kaynak Forum: İslami Forum [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Akl-ı Meâd: Ebedî rahata kavuşmak, Cennet'te ebedî kalmak ve Cehennem azâbından kurtulmak için hâlini ıslâh etmeyi, düzeltmeyi düşünen, uzak görüşlü, dünyâya değil, âhirete değer veren akıl Akl-ı meâd, peygamberlerde (aleyhimüssalevâtü vetteslîmât) ve evliyâda bulunur Akl-ı meâdı kuvvetlendiren şeyler, ölümü ve âhireti düşünen kimselerle bulunmaktır (İmâm-ı Rabbânî) Bir kimsenin nefsi mutmainne olunca yâni bütün varlığı ile Rabbine dönüp İslâmiyet'in emirlerine baş kaldıramaz hâle gelince, aklı da, akl-ı meâd olur (Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî) (Bkz Akl-ı Selîm) Dâimâ Allah adamları ile berâber olmak, akl-ı meâdın artmasına sebeb olur (Behâeddîn-i Buhârî)
Akl-ı Meâş: Yemek, içmek, evlenmek, helâl, haram demeden kazanmak ve eğlenmek gibi hep bedenin râhatını ve nefsin menfaatini düşünüp, âhireti düşünmeyen akıl; akl-ı meâdın zıddı Akl-ı meâş, dünyânın geçici lezzetlerine bakarak, (büyüklenmek, kıskanmak, kendini beğenmek, kin ve düşmanlık gibi) hâlleri kalb hastalığı saymaz Akl-ı meâş kısa görüşlüdür Akl-ı meâşı, mala düşkün ve dünyâya bağlı olanlar beğenir (İmâm-ı Rabbânî)
Akl-ı Sakîm: Kısa görüşlü akıl Düşündükleri şeylerde ve yaptıkları işlerde yanılan ve çok kere pişmanlığa sebeb olan akıl Akl-ı sakîm bâzan doğruyu bulur, bâzan yanılır Yanılması daha çok olur En akıllı denilen kimse, mütehassıs (uzman) olduğu dünyâ işlerinde bile çok hatâ eder Bu sebeble din ve sonsuz olan âhiret işlerinde akl-ı sakîme güvenilmez Düşündükleri şeyle rde ve yaptıları işlerde yanılır Hepsi üzüntüye ve pişmanlığa, zarâra, sıkıntıya sebeb olur (Abdülhakîm Arvâsî) Herşeyi akl-ı sakîmle çözmek isteyen kişi, Tahta ayak takmış kimselere benzer Kısa aklına uydurmak ister her işi, Dün yaptığını, bugün bozmak ister (İmâm-ı Rabbânî) | |
| |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:33 am | |
| Akl-ı Selîm: Selîm akıl, hiç yanılmayan, hatâ etmeyen akıl Selîm akıl, peygamberlerde aleyhimüsselâm bulunur Onlar her başladıkları işte muvaffak (başarılı) olmuşlardır Pişman olacak, zarar görecek bir şey yapmamışlardır Eshâb-ı kirâmın (Peygamber efendimizin arkadaşları) Tâbiînin (Eshâb-ı kirâmı gören b üyükler), Tebe-i tâbiînin (Tâbiîni görenler) ve din imâmlarının rıdvânullahi aleyhim ecmaîn akılları, derece bakımından peygamberlerin akıllarından sonra gelir Bunların akılları, din bilgilerinin hepsinin pek yerinde ve doğru olduklarını açıkça görür Bu bilgileri bunlara isbât etmeğe, açıklamağa lüzûm olmadığı gibi, tenbih etmeğe, haber vermeğe de lüzum yoktur (Abdülhakîm Arvâsî) İslâmiyet'i işitmeyen çok kimse vardır ki, akl-ı selîmleri olduğu için, bozulmuş, uydurulmuş dinlerin mensuplarına aldanmamışlar, astronomide, fen bilgilerinde ve bilhassa tıb ilminde gördükleri nizamlı (düzenli) hâdiselerin (olayların) birbirlerine bağlantılarını düşünerek hilkatin (yaratılışın) sırlarını, bu hesâblı düzenin hakîkatini anlamak istemişlerdir Bunlar yine akl-ı selîmleri sâyesinde İslâmiyet'in bildirdiği güzel ahlâkın bir çoğunu bulup, müslüman gibi yaşamış, kendilerine ve başkalarına faydalı olmuşlardır Allahü teâlâ bunları îmân etmelerine sebeb olacak rehberlere ve kitablara kavuşturacağını Ankebût sûresinde vâdetmektedir (Abdülhakîm Arvâsî)
AKLÎ VE NAKLÎ İLİMLER: Fen ve din bilgileri (Bkz Ulûm-u Akliyye ve Ulûm-u Nakliyye)
AKRABÂ: Aralarında neseb (soy), süt ve evlilik bakımından yakınlık bulunanlar Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Akrabâna (onları gözetmek, ziyâret etmek ve yardım etmek) , fakîre ve yolcuya (durumlarına göre zekât ve yiyecek vermek sûretiyle) hakkını ver! Elindekini isrâf etme (İsrâ sûresi: 26) Ey ümmetim! Beni Peygamber olarak gönderen Allahü teâlâya yemin ederim ki, fakîr akrabâsı varken, başkalarına verilen zekâtı Allahü teâlâ kabûl etmez (Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet-Terhîb) Akrabânıza yardım ve iyilik ediniz Hâllerini, hatırlarını sorunuz Muhtâç iseler ellerinden tutunuz Onları incitmekten çok sakınınız Babanızın emrinden sakın çıkmayınız Amcanızın derdiyle dertleniniz Dayınızın hâlinden gâfil olmayınız Diğer akr abânızı akrabâlık derecesine göre arayınız ve onlara yardımcı olunuz Böyle yaparsanız Allahü teâlânın ikrâm ve ihsânlarına kavuşursunuz (Muhammed Rebhâmî)
AKTÂB: Kutublar Tasavvufta yüksek derecelere ulaşmış mübârek, kıymetli zâtlar Kutb'un çokluk şeklidir (Bkz Kutub)
ÂL: Âile, akrabâ, tâbî (Bkz Ehl-i Beyt) Duâ olsun âline dahî eshâbına Tâbiîn, ensâr ve hem ahbâbına Kaynak Forum: İslami Forum [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (Süleymân Çelebi)
| |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:33 am | |
| A'LÂ SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin ****en yedinci sûresi A'lâ sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi) On dokuz âyet-i kerîmedir Birinci âyet-i kerîmedeki (en yüce) mânâsına gelen "A'lâ" kelimesi sûreye isim olmuştur Sûrede, Allahü teâlânın her türlü noksanlıklardan tenzîh edilmesi, uzak tutulması, Resûllulah'ın nasîhatlarından kimlerin faydalanıp kurtulacağı, kimlerin de istifâde edemeyip, azâba uğrayacağı, insanların dünyâ hayâtını tercih ettikleri halbuki âhiretin dünyâdan daha hayırlı olduğu, çünkü dünyânın geçici, âhiretin ise devamlı old uğu ve daha başka hususlar bildirilmektedir (İbn-i Abbâs, Kurtubî) A'lâ sûresi birinci âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle buyruldu: Rabbinin o yüce ismini tesbîh et (O'nun; zâtında, sıfatlarında ve isimlerinde O'na lâyık olmayan her şeyden münezzeh (uzak, temiz) olduğuna inan O'nun adını başkasına verme) Dokuzuncu ve onuncu âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle buyruldu: (Habîbim) artık sen (fayda versin vermesin) insanlara nasîhat et, öğüt ver Allahü teâlâdan korkan kimse, nasîhati, öğüdü dinleyecektir (ondan faydalanacaktır) Çok fâsık ve bedbaht olan o nasîhatlardan kaçınacak O Cehennem ateşine girecek (Âyet: 10-11) Belki siz dünyâ hayâtını, (âhirete) tercih edersiniz Halbuki âhiret daha hayırlı ve devamlıdır (Âyet: 16-17)
ALAK SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin doksan altıncı sûresi Alak sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil olmuştur (inmiştir) On dokuz âyet-i kerîmedir "İnsanı kan pıhtısından yarattı" meâlindeki ikinci âyet-i kerîmede (kan pıhtısı) mânâsına gelen "alak" kelimesi bu sûreye isim olmuştur Sûre, ikra' (oku) diye baş ladığı için İkra' sûresi de denir İlk beş âyet-i kerîmesi Kur'ân-ı kerîmin ilk inen âyetleridir Sûrede çeşitli hususlar bildirilmekte ve bu arada Peygamber efendimize cephe alanlar, kavuştukları nîmete karşılık nankörlükte bulunanlar, gurûra kapılanlar tehdit edilmekte, Resûlullah efendimize, bu gibi kimselere iltifat etmemesi, secdeye (namaza) ve sâlih (iyi) işlere devam ederek Allahü teâlâya mânevî yakınlığa kavuşmaya çalışması emrolunmaktadır (İbn-i Abbâs, Kurtubî, Taberî) Alak sûresinde meâlen buyruldu ki: İnsan, ihtiyâçsız olunca, elbette azar (Âyet: 6) | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:34 am | |
| ÂLEM: Allahü teâlâdan başka her şey, Allahü teâlânın yarattığı şeylerin hepsi, kâinât, varlıklar Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Elbette Allahü teâlânın bu âlemlere hiç ihtiyâcı yoktur (Ankebût sûresi: 6) Bütün varlıklar, Allahü teâlânın varlığına alâmet (delîl) olduğu, O'nun varlığını gösterdiği için, mahlûkların (yaratılmışların) hepsine "Âlem" denmiştir Varlıkların aynı cinsten olanlarının her birine de, âlem, meselâ, insanlar âlemi, melekler âlem i, hayvanlar âlemi, cansız maddeler âlemi denir (Teftâzânî, Seyyid Şerîf Cürcânî, Senâullah Pânî Pütî) Âlem sonradan yaratılmıştır Çünkü devamlı değişikliğe uğramaktadır Böyle her değişen şey sonradan var edilmiştir Âlem de devâmlı değiştiği için, o da sonradan yaratılmıştır (Reyhâvî) Kaynak Forum: İslami Forum [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Cisimlerin, maddelerin, durmadan değişmeleri, birbirlerinden meydana gelmeleri sonsuz olarak gelmiş değildir Yâni âleme, böyle gelmiş, böyle gider denilemez Bu değişmelerin bir başlangıcı vardır Değişmelerin bir başlangıcı var demek, âlemin var ol uşunun bir başlangıcı var demektir Yâni âlem yok iken, hepsi yoktan yaratılmış ve yine yok olacaklardır demektir Âlemi yoktan yaratan ise, hep var olan, hiç değişmeden, sonsuz var olan Allahü teâlâdır (Ahmed Âsım Efendi) Mihneti kendine zevk etmektir âlemde hüner, Gam ve neşe insanda, böyle gelir böyle gider (Seâdet-i Ebediyye) | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:34 am | |
| Âlem-i Kebîr (Büyük Âlem): İnsandan başka bütün mahlûkât, kâinat ve içindekiler Âlem-i kebîrdeki mahlûkların en şereflisi ve en büyüğüArş'dır (İmâm-ı Rabbânî)
Âlem-i Ecsâd: Yerler, dağlar, gökler gibi, ölçülebilen ve tartılabilen madde âlemi Buna âlem-i halk, âlem-i şehâdet ve âlem-i mülk de denir
Âlem-i Emr: Arşın üstünde olup, madde olmayan, ölçülemeyen ve herkesin anlayamayacağı âlem Buna, âlem-i melekût ve âlem-i ervâh (rûhlar âlemi) ve mekânsızlık âlemi de denir Âlem-i emrde sırayla; kalb, rûh, sır, hafî, ahfâ denilen beş latîfe (makam, mertebe) vardır (Ahmed Fârûk-i Serhendî) Âlem-i halkın ötesi, âlem-i emrdir (İmâm-ı Rabbânî) Âlem-i emr bâzı bakımlardan âlem-i halktan üstün ise de, küllî fazîlet yâni her bakımdan üstünlük âlem-i halktadır (İmâm-ı Rabbânî)
Âlem-i Ervâh: Ruhlar âlemi (Bkz Âlem-i Emr)
Âlem-i Mânâ: 1 Rüyâ âlemi Peygamber efendimizi âlem-i mânâda görmek büyük bir devlet, büyük bir nîmettir Nitekim hiç bir kâfir, hiç bir zındık, hiç bir mürted, hiç bir sûretle Peygamber aleyhissalâtü vesselâmı âlem-i mânâda göremez Zîrâ münâsebetleri yoktur (Abdülhakîm-i Arvâsî) Âlim ve sâlih bir zât olan Yûsuf bin Hüseyin'i mânâ âleminde gördüler Allahü teâlâ sana ne muâmele yaptı, dediler Rahmetiyle muâmele etti Ne ile dediler Hiç bir zaman ciddî söze şaka karıştırmadığım için, dedi (İmâm-ı Gazâlî) 2 Âlem-i emr (Bkz Âlem-i Emr)
Âlem-i Melekût: Madde, his, akıl, ölçü âleminin üstündeki âlem İlimlerin hepsi his yolları ile değildir Bir kısmı da âlem-i melekûta âittir Bu dünyâ için yaratılmış olan hisler, âlem-i melekûtun bilinmesine perde olurlar Onlardan kurtulmadıkça aslâ o âleme yol bulunmaz (İmâm-ı Gazâlî) Kaynak Forum: İslami Forum [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:34 am | |
| | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:35 am | |
| | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:35 am | |
| | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:36 am | |
| | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:36 am | |
| ÂL-İ İMRÂN: İmrân âilesi Süleymân aleyhisselâmın evlâdından İmrân bin Mâsân'ın kendisi veya onun kızı hazret-i Meryem ile oğlu hazret-i Îsâ Âl-i İmrân'ın, Yâkûb aleyhisselâmın evlâdından İmrân binYeshâr'ın kendisi veya oğulları Mûsâ ile Hârûn aleyhisselâmın ol duğu da bildirilmiştir Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Gerçekten Allahü teâlâ, Âdem'i, Nûh'u, Âl-i İbrâhim'i, Âl-i İmrân'ı (peygamberlik, rûhî ve bedenî üstünlükler vermek sûretiyle kendi zamanlarındaki) âlemlerin üzerine mümtâz kıldı (seçti) (Âl-i İmrân sûresi: 33)
Âl-i İmrân Sûresi: Kur'ân-ı kerîmin üçüncü sûresi Âl-i İmrân sûresi, Medîne-i münevverede nâzil olmuştur (inmiştir) İki yüz âyet-i kerîmedir Otuz üçüncü âyet-i kerîmede geçen Âl-i İmrân kelimesi sûreye isim olmuştur Sûrede, Allahü teâlânın birliği, yüce sıfatları bildirilmekte, bütün peygamberler in tasdîk edilmesi emredilmekte, onların hepsinin Allahü teâlânın kulları olduğu, bâzısını inkâr etmenin bâzısını ilah edinmenin yanlışlığı açıklanmakta, müslümanlara, Allahü teâlânın maddî ve mânevî ihsanları hatırlatılarak, bir hikmetten dolayı zaman zaman karşılaştıkları zahmetlere, musîbetlere sabretmeleri tavsiye edilmekte ve daha başka hususlar bildirilmektedir (İbn-i Abbâs, Kurtubî) Âl-i İmrân sûresinde meâlen buyruldu ki: Rabbinizden mağfiret istemeğe ve Cennet'e girmeğe koşunuz Bunun için çalışınız Cennet'in büyüklüğü gökler ve yer kadardır Cennet, Allahü teâlâdan korkanlar için hazırlandı Bunlar, az bulunsa da, mallarını Allah yolunda verirler Öfkelerini belli etmezler Herkesi af ederler Allahü teâlâ, iyilik edenleri sever (Âyet: 133-134) Kaynak Forum: İslami Forum [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kıyâmet gününde Kur'ân-ı kerîm ve onunla amel edenler getirilirler Kur'ân-ı kerîmin önünde, (en uzun oldukları ve en çok hüküm kendilerinde olduğu için) Bekara ve Âl-i İmrân sûreleri bulunacaktır Bu iki sûre sanki iki bulut yâhut aralarında bir nûr bulunan iki siyah gölgelik veya sâhiblerini müdâfaa eden (savunan) saf bağlamış uçan iki kuş topluluğu gibi olacaklardır (Hadîs-i şerîf-Müslim) __________________ | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:37 am | |
| ALÎM (El-Alîm): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) Devâmlı ve eksiksiz bilen Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: O, her şeyi alîmdir (Hadîd sûresi: 5) El-Alîm ismi şerîfini söylemeye devâm edene mânevî sırlar açılır, hikmet ve mârifete kavuşur (Yûsuf Nebhânî)
ÂLİM: Bilen, ilim sâhibi 1 Her şeyi bilen mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından biri Allahü teâlâ gizliyi de âşikar olanı da âlimdir (Haşr sûresi: 22) 2 Zamânın fen ve edebiyât bilgilerinde yetişmiş, Kur'ân-ı kerîmin ve yüzbinlerce hadîs-i şerîfin mânâsını ezberden bilen, İslâm'ın yirmi ana ilmi ve bunların kolları olan ****en ilminde mütehassıs (uzman), tasavvufun (evliyâlığın) en yüksek derecesi ne ulaşmış, yetişmiş ve yetiştirebilen müctehid Kaynak Forum: İslami Forum [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Âlimler peygamberlerin vârisleridir (Hadîs-i şerîf-Buhârî) Ümmetimin âlimlerine hürmet ediniz Onlar yeryüzünün yıldızlarıdır ( Hadîs- i şerîf-Künûz-ül-Hakâik) Âlimin yüzüne bakmak İbâdettir (Hadîs-i şerîf-Künûz-ül-Hakâik) Âlimin uykusu, câhilin ibâdetinden hayırlıdır (Hadîs-i şerîf-İhyâ-u ulûmiddîn) Âlimleri hafife alanların âhireti, ümerâyı (devlet başkanlarını) hafife alanların dünyâsı, dostlarını hafife alanların mürüvveti (insanlığı) yıkılır (Abdullah bin Mübârek) 3 Bir ilim dalında yetişmiş mütehassıs kimse (uzman) Allahü teâlâ birine iyilik vermek isterse onu fıkıh âlimi yapar (Hadîs-i şerîf-Buhârî) Fıkıh âlimleri kıymetlidir Onlarla berâber bulunmak ibâdettir (İbn-i Âbidîn) Âlimin kıymetini ancak âlim anlar (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî) 4 Öğreten, öğretici Ya âlim, ya talebe, yâhut bunları dinleyici ol Bu üçten olmazsan helâk olursun (Hadîs-i şerîf-Ahmed ibni Hanbel) Âlimin bir nazarı bulunmaz hazînedir Bir sohbeti yıllarca bitmez kütüphânedir (Seâdet-i Ebediyye) | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:37 am | |
| ALİYY (El-Aliyy): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) Yüce olan Mahlûkâtın (yaratılmışların) akıl, ilim (bilgi) ve anlayışlarının erişemediği yücelikte olan Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: "O (Allah) Aliyy'dir Hakîm (her işinde hikmet sâhibi) dir (Şûrâ sûresi: 51) El-Aliyy ism-i şerîfini söyleyen, işlerinde muvaffak olup ilerler (Yûsuf Nebhânî) ALLAH (Celle Celâlühü): Esmâ-i hüsnâdan Varlığı muhakkak lâzım olan, îmân ve ibâdet edilecek hakîkî mâbûd Her şeyi yoktan var eden yüce yaratıcı Allahü teâlâ zâtı ile vardır Varlığı kendi kendiyledir Şimdi var olduğu gibi, hep vardır ve hep var olacaktır Varlığının önünde ve sonunda da yokluk olamaz Çünkü onun varlığı lâzımdır (Teftezânî) Allahü teâlâ madde değildir Cisim değildir (element değildir Karışım, bileşik değildir) Sayılı değildir Ölçülmez Hesab edilmez O'nda değişiklik olmaz Mekanlı değildir Bir yerde değildir Zamanlı değildir Öncesi, sonrası, önü arkası, altı-üst ü, sağı-solu yoktur İnsan düşüncesi, insan bilgisi, insan aklı, O'nun hiçbir şeyini anlıyamaz (Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî) Bütün varlıkların her organının her hücresinin yaratıcısı, yoktan var edicisi yalnız Allahü teâlâdır O, akla hayâle gelenlerin hepsinden uzaktır Hiçbiri O değildir Ancak Kur'ân-ı kerîmde, bizzat kendisinin açıkladığı sıfatlarını, isimlerini ezberl eyip, ulûhiyetini (ilâhlığını), büyüklüğünü bunlarla tasdik ve ikrâr etmeli, söylemelidir Akıllı ve büluğ çağına ermiş erkek ve kadın her müslümanın, Allahü teâlânın Zâtî ve Subûtî sıfatlarını doğru olarak öğrenmesi ve inanması lâzımdır Herkese ilk farz olan şey budur Bilmemek özür olmaz, büyük günâhtır (Kemahlı Feyzullah Efendi) Allahü teâlânın zıddı, tersi, benzeri, ortağı, yardımcısı, koruyucusu yoktur Anası, babası, oğlu, kızı, eşi yoktur Hıristiyanlar Allahü teâlâya baba demektedirler Allahü teâlâya "baba", "Allah baba" diyenin îmânı gider Müslümanlıktan çıkar (Kemahlı Feyzullah Efendi) Kaynak Forum: İslami Forum [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Allahü teâlâyı İslâmiyetin bildirdiği isimler ile anmak söylemek lâzımdır Allah adı yerine tanrı kelimesi kullanılamaz Çünkü tanrı, ilâh, mâbûd demektir (Başka dillerdeki Dieu, Gott ve God kelimeleri de ilâh, mâbûd mânâsına kullanılabilir) Allah adı yerine kullanılamaz (Seyyid Şerîf) Cumâ günü namazdan önce abdestli, elbisesi temiz ve kalbinden dünyâ düşüncelerini çıkarmış olarak iki yüz kerre "Yâ Allahü el-mahmûdü fî fiâlihi" derse, Allahü teâlâ onun hastalığına şifâ verir (Yûsuf Nebhânî) Allah adın zikredelim evvelâ Vâcib oldur cümle işte her kula Allah adın her kim ol evvel ana Her işi âsân (kolay) eder Allah ana Bir kez Allah dise aşk ile lisân Dökülür cümle günah misli hazan (Süleymân Çelebi) | |
| | | usok22 kurucu
Mesaj Sayısı : 8175 Kayıt tarihi : 22/05/10 Yaş : 36 Nerden : Bursa
| Konu: Geri: Dini Sözlük [A'dan Z'ye] Cuma Ara. 10, 2010 6:37 am | |
| Allah Râzı Olsun: llahü teâlâ, senin ahlâkını, işlerini ıslâh edip, seni râzı olduğu (beğendiği) hâle getirsin, mânâsında duâ (Bkz Radıyü anh)
ALLÂME: İslâmiyetin yirmi ana ilmi ve bunların kolları olan ****en ilminde mütehassıs ve evliyâlık derecelerinde yükselmiş, ayrıca lâzım olduğu kadar zamanın fen ve edebiyat ilimlerinde de yetişmiş zât Âlim kelimesinin mübâlağalı ismi fâilidir (Bkz Âlim) Allâme Molla Fenârîler, Molla Hüsrevler, Hayâlîler, Gelenbevîler, İbn-i Kemâller, Ebüssüûdlar, Birgivîler, İbn-i Âbidînler, Abdülganî Nablüsîler, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdîler, Abdülhakîm-i Arvâsîler, Mustafa Sabri Efendiler ve daha nice fıkıh ve kelâm âlimleri, hattatlar, Mîmâr Sinanlar, Sokullular, Köprülüler hep Osmanlı Devletinde yetişmiş ve yüzbinlerce ilim kitapları her vilâyetteki millî kütüphâneleri doldurmuştur (Fâideli Bilgiler) Allâme İmâm-ı Birgivî buyuruyor ki: Zevk ve safâ sürmek için çok yaşamağı istemek Tûl-i emel (uzun emel) olur İbâdet yapmak için çok yaşamayı istemek tûl-i emel olmaz Tûl-i emel sâhipleri, ibâdetleri vaktinde yapmazlar, sonra tövbe ederim diyerek tövbeyi terk ederler, kalbleri katı o lur, ölümü hatırlamazlar, va'z ve nasîhat kendilerine fayda vermez Dünyâlık toplamaya çok hırslı olurlar, âhireti unuturlar Kaynak Forum: İslami Forum [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kibirli olmak, Allahü teâlâyı unutmanın alâmetidir | |
| | | | Dini Sözlük [A'dan Z'ye] | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|